Başkan Erdoğan'ın son dönemde öne çıkardığı "iç cepheyi güçlendirme" ve "yumuşama" siyasetini MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Partililerle el sıkışarak çok daha pozitif bir noktaya taşıdı.
Bu hamle siyasetin gündemini de değiştirdi. Bir anda sanki 2011'lere geri dönülüyormuş gibi çözüm sürecinden bahsedenler, gündem değiştirme diye karşı çıkanlar olsa da tam tersi olumlu bakanlar da vardı.
Bir anlamda yerel seçim sonrası CHP'yle başlayan "yumuşama" sürecinin yeni bir versiyonuydu.
Öyle olduğunun altını Başkan Erdoğan özellikle çizdi:
"Biz yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir üslup ve söylem istiyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli buluyoruz. Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından anlaşılmasını ümit ediyoruz."
Dikkatinizi çekmiştir; Bahçeli hamlesinin püf noktası, muhatabının "uzatılan elin değerini" bilip bilmemesinde saklı. Dün de yazdım; esas olan DEM Parti'nin kendisine uzatılan ele nasıl cevap vereceğidir. Bu bir başlangıç adımıdır. Arkasının nasıl geleceğini DEM Parti'nin vereceği cevap belirleyecek.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da o cevaba işaret etti:
"Anayasa için, seçim için yapılıyor gibi yorumlar bize göre çok sığ yorumlar... Türkiye partisi oldukları anda konuşulur, sonrası kolay diyoruz."
Peki DEM Partililer bu sürece nasıl bakıyor?
Önce Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e kulak verelim. Türk, yazar Aytunç Erkin'in süreci nasıl değerlendirdiğine ilişkin sorusuna şöyle cevap veriyor:
"Siyasetçilerin birbirleriyle sohbet edeceği bir ortamın olması değerli. Kürtler de bu işin silahla çözülemeyeceğini görmeye başladı. Atılacak doğru adımlar sonucunda sıkıntı da olmaz."
Bir önceki dönem HDP milletvekili İmam Taşçıer ise Bahçeli'nin adımını biraz daha derinleştirerek değerlendiriyor:
"Devlet Bahçeli'nin Meclis'te DEM Parti sıralarına gelip el sıkışması sıradan bir olay değil çok olumlu bir adımdır. Bunu ciddiye almak gerekiyor. Devlet Bey'in uzattığı el, devletin de yeni bir diyalog sürecine sıcak baktığını, DEM Parti'yi Türkiye'nin bir parçası olarak gördüğünü gösteriyor. Bu olumlu adıma olumlu cevap vermek gerekiyor."
Doğrusu DEM Parti içinde, Bahçeli'nin ezber bozan çıkışına "oyalama taktiği" diyenler de var, sivil siyasetin önünü açan yeni bir diyalog fırsatı olarak değerlendirenler de... İkinciler çok görünür olmasalar ve mahalle baskısından korkuyor olsalar da Kürt sosyolojisindeki hissiyatı daha çok yansıtıyor.
Ancak hâlâ, hepsinin ortak noktası sürece; "Ne verilecek?" ya da "Önce şu adımlar atılsın..." gibi "pazarlık" üzerinden bakmaları. Kimse "Şiddete, teröre karşı çıkarak ilk adımı biz atalım" demiyor, diyemiyor.
Bu da çözüm sürecini heba eden siyasi aklın, sert üslubun hâlâ değişmediğini gösteriyor. Bu yüzden DEM cephesinde tıpkı Başkan Erdoğan gibi birlikte yaşamaya cesurca sahip çıkan, Kandil dahil her türlü vesayete meydan okuyan ve "Biz bu yola beyaz kefenimizi giyerek çıktık" diyebilen sivil siyasetçilere ihtiyaç var.